Obezitenin temel nedeni kalori alımının harcanan kaloriden fazla olması ve ideal kalori dengesinin bozulmasıdır. Ancak birçok farklı faktör obezite oluşumu riskini artırabilir. Yaşam tarzı ile ilgili seçimler kadar yeme alışkanlıklarının sağlıksız olması ve hareketsiz yaşam da obezite riskini artıran unsurlar arasında yer alabilir. Bu yazımızda obezite nedenleri hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.
Kişi harcadığından çok kalori alıyorsa, kalori aldığı besin kaynakları sağlıksızsa veya aşırı yemek tüketimi söz konusu ise zaman içerisinde vücutta yağ depolanmaya başlar. İşlenmiş gıdalar, şekerli gıdalar, fast food yiyecekler, işlenmiş etler ve hazır meyve suları gibi tercihler barındırdıkları yüksek kalorilerle obezite oluşumuna neden olabilirler.
Yapılan bilimsel araştırmalar hareketsiz yaşam ile obezite arasında doğrusal bir bağlantı olduğunu göstermektedir. İşe her gün araçla gitmek, bilgisayar başında saatlerce çalışmak ya da evde saatlerce televizyon ya da bilgisayar ekranının karşısında oturmak aşırı kilo alımına neden olabilir. Tüketilen kalorilerin harcanmaması az miktarda yemek tüketilse dahi vücutta yağ depolanmasına yol açabilir. Yaşın ilerlemesi ve metabolizmanın yavaşlaması ile de birlikte hareketsizlik mutlaka üstesinden gelinmesi gereken bir risk faktörüne dönüşebilir.
Modern yaşamın bir sonucu olan yetersiz uyku ile obezite arasında göz ardı edilmemesi gereken bir bağlantı var. 2012 yılında gerçekleştirilen bir bilimsel araştırma da bu gerçeği destekler niteliktedir; geceleri 4 saat uyuyan kişilerin iştah hormonu olarak da bilinen ghrelin seviyelerinin artığı yönünde somut veriler bulunuyor. Bu nedenle sağlık uzmanları geceleri kesintisiz 9 saat uyunmasının obezitenin önlenmesi adına önemli bir etkisi olduğunu vurguluyor. Yalnızca yetişkinler değil çocuklar ve adolesan dönemindeki gençler de yeterince uyumadıklarında obezite ile yüzleşebiliyorlar. 2018 yılında yapılan farklı bir araştırma sonucunda yetersiz uyuyan ergenlerin vücut kitle indeksi değerlerinin yeterince uyuyan akranlarına oranla daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Obezitenin tek bir nedeninden bahsetmek yerine risk faktörlerine odaklanmak daha doğru bir yaklaşım oluyor. Çünkü bu kronik hastalık aşırı yemek tüketimi gibi stres nedeniyle de ortaya çıkabiliyor. Uzun süreli strese maruz kalan kişilerde obezite riski ile ilgili uzun zamandır çeşitli araştırmalar yapılıyor. Bu araştırmalar strese bağlı yemek tüketimindeki artış kadar stresin yol açtığı kortizol salınımının da iştah artışına neden olarak kilo alma riskini yükseltebildiğini ortaya koyuyor.
Belirli gen mutasyonları da dahil olmak üzere obezite hastalığı ile biyolojik bağlantılar sürekli olarak araştırılmakta ve ortaya çıkarılmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar, davranışları veya metabolizmayı etkileyebilecek olanlar da dahil olmak üzere, genlerde obeziteye katkıda bulunabilecek çeşitli varyantlar bulmuştur ve obezitenin, çevresel faktörlere ek olarak kişinin genleri arasındaki etkileşimlerden kaynaklanıyor olabileceği sonuçları da elde edilmiştir. Bu nedenle de ailesinde obezite hastalığı görülen kişilerin bu sağlık sorunu ile yüzleşme ihtimali artış gösteriyor.
Obezite genel olarak beslenme yanlışları ve hareketsizlik kaynaklı oluştuğu düşünülen bir hastalık olsa da kullanılan ilaçlar ve sahip olunan hastalıklar nedeniyle de ortaya çıkabilir. Kronik ağrı sorunu yaratan eklem hastalıklarının, hormon dengesini bozan hastalıkların, hipertiroidizmin, polikistik over sendromunun ve insülin direncinin de obezite risk faktörleri arasında bulunduğu ifade edilebilir.
Sonuç olarak obezite birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Kimi zaman sahip olunan hastalıklar, kimi zaman kullanılan ilaçlar ve kimi zaman ise yaşam tarzı ile ilgili tercihler kişileri hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileyen bu rahatsızlığa yol açabilir. Yapılan araştırmalar sonucunda aşırı kilonun doğum sayısının artması, sigara ve alkol kullanımı, eğitim düzeyi, sosyo-kültürel etmenler ve gelir durumu gibi unsurlarla da bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.